Başkalarına karşı nazik olmayı öğrendik. Affetmeyi, susmayı, anlamaya çalışmayı… Ama sıra kendimize geldiğinde en küçük hatamızda bile kendinizin en acımasız yargıcı olduk. Kendi yorgunluğumuzu hiçe saymayı marifet sandık.
Oysa gerçek merhamet, dışarıya değil içeriye döndüğünde büyür. Kendi kalbini dinleyebildiğinde, “Ben de hata yapabilirim” diyebildiğinde. Bir sabah uyanıp “Kalk, denemeye devam edelim” diyebildiğinde…
Çünkü merhamet kendine acımak değil
Kendine yoldaş olmaktır. Önce kendi kendinin sırtına elini koymaktır. Kendi içindeki üşüyen çocuğu battaniyeyle sarmak, elini tutmaktır…